“Sağlıktan daha önemli bir değer yoktur”
Günümüzde insan ömrünün uzadığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yaşlı sayısının artışına dikkat çekiyor. 2025 yılına kadar 65 yaş üstü bireylerin oranının %14 ten %20 ulaşacağını vurgulanıyor. Bu demografik değişikliğin önemli nedenlerinin, sosyal hizmetlerde ve sağlık bakımı imkanlarındaki artıştır. Aynı zamanda; bilim ve teknolojideki gelişmeler, çevre şartları, eğitim düzeyinin yükselmesi, dengeli ve yeterli beslenmenin sağlanması, barınma koşullarının düzelmesi, hijyen, sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının kazanılması bireylerin yaşam süresini ve kalitesini olumlu yönde etkiler. Yaşam, pek çok aktivitenin karışımından oluşan karmaşık bir süreçtir. Söz konusu aktiviteler neler diye baktığımızda, her insan nefes alır, iletişim kurar, yer içer, boşaltımını gerçekleştirir, bütün bunları gerçekleştireceği güvenli bir çevrede bulunur, hareket eder, çalışır, eğlenir, üretir, cinselliğini ifade eder, uyur ve ölür. Yaşam düz bir çizgi olarak tanımlandığında doğumla başlayan çizgi bebeklik, çocukluk, erişkinlik ve yaşlılık diye devam eder ve ölümle son bulur. Ne yazık ki bütün doğan insanlar bu çizgi üzerindeki tüm evreleri yaşayamazlar, aktif yaşlanma şanstır.
Yaşam evrelerinde her dönemin gereksinimleri farklıdır ve birey bu gereksinimlerini karşılarken bağımlılıktan bağımsızlığa doğru hareket eder. Yaşamın sonuna doğru ise yine bağımlılık düzeyi artar. Örneğin yeni doğan, annesine bağımlıdır ve ilerleyen zamanda giderek bağımsızlaşmaya başlar. Bazen insanlar yaşamlarında bir alete bağımlı olabilirler. Her bir insan, bütün bu yaşam dönemleri boyunca gerçekleştirdiği aktivitelerini sağlık ve esenlik içerisinde ve bağımsız olarak sürdürmeyi arzu eder. Yaşamın her evresinde bunun için gerekli önlemlerin alınmış olması beklenir. Her geçen gün artan yaşlı nüfusun daha aktif ve daha sağlıklı yaş alması için dünyada ve ülkemizde pek çok politika ve uygulamalar geliştirilir. Ancak ülkemizde mevcut yaşlı nüfusun ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda aktif katılımlarının yeterli olmadığı görülmektedir.
Sağlık kavramı, DSÖ’ye göre; bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlanır. Günümüzde bütün dünyada kabul gören “başarılı yaşlanma”; yalnızca biyolojik sağlık yönünden değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yönden de tam bir iyilik halinin varlığını işaret eder. Bireyin yaşam aktivitelerini ve sağlığını etkileyecek biyolojik, psikolojik, sosyokültürel, çevresel ve politik ekonomik faktörlerin değerlendirilmesi gerekir. Yaşam sürecinin yaşlılık evresinde, bireyin sağlığını korumak ve geliştirmek, fiziksel işlevlerini geliştirmek, sosyal çevresini ve ilişkilerini canlı tutmak, belleği güçlendirmek, duygusal olarak ve yaşama pozitif bakma çabası içinde olmak ve becerebilmek başarılı yaşlanmak anlamına gelmektedir.