Bir zamanlar
bir kasabaya çok hevesli bir adam gelip yerleşmiş. Bu genç adam hocaymış ve bu
dünyada iz bırakmak istiyormuş. Gittiği her yerde konuşmalar yapıyor mümkün
olduğu kadar fazla gencin kendisini dinlemeye gelmesi için olağanüstü bir
gayret sarf ediyormuş. Ama ne yaparsa yapsın insanlar yaşlı ve bilge hocayı
dinlemeye gitmeyi, onun hikmetinden yararlanmayı onu dinlemeye tercih
ediyorlarmış. Genç adam dinleyicilerini artırmanın tek yolunun Bilge Hoca’nın
itibarını sarsmak olduğuna karar vermiş. Sonunda geceler boyu düşünmüş taşınmış
bir plan yapmış. Bu plana göre; küçük bir serçeyi eline alıp arkasında
saklayacak ve yaşlı hocaya soracakmış. “Elimdeki kuş canlı mı yoksa ölü mü?”
Yaşlı adam “ölü” derse elindeki kuşu serbest bırakacak, “canlı” derse boynunu
kıracak avucunu açıp ölü kuşu gösterecekmiş. Genç Hocanın planı kusursuzmuş, yaşlı
adam ne derse desin kazanma şansı olmayacakmış. Böylece yaşlı Hocanın aslında
hiç de bir şey bilmediğini, insanların sandığı gibi bilge biri olmadığını
gösterecekmiş kendince. Sabahı zor etmiş genç adam. Sabah olunca öğrencileri
ile bir ağaç gölgesinde oturan bilge hocanın yanına gitmiş.
-“Hoca “ diye söze başlamış, “Elimde
bir kuş var. Bil bakalım canlı mı, ölü mü?”
Yaşlı adam sakin ve biraz da
üzgün bir yüzle genç adama şöyle bir bakmış;
-“Bu tamamen sana bağlı genç
dostum,” demiş.
Bazen öyle sorular vardır ki, vereceğiniz her cevap yanlış olur. 65
yaş üzerindeki bireylerin hukuki işlem öncesi, işlemin yapılacağı günün
tarihini taşıyan akli melekelerinin yerinde olduğuna dair rapor almalarına dair
uygulama da aynen böyle bir durum. Bu uygulama 65 + bireyleri koruyan bir
uygulama mı?
Günümüzde
65 yaşında ve üzeri tüm bireylerden yapacakları herhangi bir hukuki işlem
öncesi akli melekelerinin yerinde olduğuna dair sağlık raporu istenmektedir.
Üstelik bu rapor günlük olmak zorunda olduğundan işin uzaması halinde ya da
zincirleme işlemlerde kişinin sürekli giderek rapor alması gibi gereksiz ve
rencide edici bir durum söz konusu olmaktadır. 67 yaşında bir Cumhurbaşkanı
tarafından yönetilen ülkemizde, 65 yaşını geçmiş herkesten evini/arabasını
satarken, vekaletname verirken, her türlü hukuki işlem için sağlık raporu
istenmesi ironiktir. Üstelik yaşlı bireylerin korunduğu bir uygulama olarak
servis edilen bu uygulama gerçekten akli melekelerinde zafiyet olanlar için
onların yaptığı yanlışlığı düzeltilemez kılarken, aklı melekeleri yerinde insanlar için rencide edici bir durumdur.
Yüksek Sağlık Şurası; 2003 yılında yaptığı 229. Toplantısında aldığı 10642 numaralı tavsiye kararında konuyu son derece detaylı incelemiştir.
KARAR
: Ülkemizde akli meleke (hukuki işlem yapma ehliyeti) raporlarının düzenlenmesi ile ilgili olarak uygulamada karşılaşılan bazı tereddütler genel olarak değerlendirildi.
65 yaşın üstündeki kişilerin yapacakları hukuki işlemler ile ilgili olarak
herkesten sağlık raporu istenmesi ve bunun rutin hale getirilmesi, bu yaşın
üzerindeki kişilere haysiyet kırıcı, ayrımcı bir uygulama olarak görülmektedir.
Nitekim, Avrupa Temel Haklar Şartnamesinin 21’inci maddesi yaş nedeni ile
ayrımcılığı yasaklamaktadır. Ayrıca, Medeni Kanun “ayırt etme gücüne sahip ve
kısıtlı olmayan her ergen kişinin fiil ehliyetinin olduğu’’ genel kaidesini
getirmiştir. Bunun aksini iddia eden, iddiasını ispat ile yükümlü bulunmaktadır.
Bu nedenle, tüm yaşlılardan istenilerek bu kişileri ek külfetlerle yormamak için,
yalnızca yapılacak hukuki işlemle ilgili olarak işlemin yapıldığı anda kişinin
işlem yapma ehliyeti veya akli melekesinin yerinde olmadığından ciddi şüphe
duyulması ve/veya bu yolda bir iddia ve şikayetin bulunması halinde tabip
raporu istenmelidir.
Diğer
taraftan, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 13’üncü maddesindeki, “Bir şahsın ahvali bedeniye ve akliyesi hakkında rapor tanzimine münhasıran bu kanunla icrai sanata selahiyeti olan tabipler mezundur.’’ hükmü ile tabiplere bu yetki verilmiştir. Bu kanuna göre sanatlarını icra etmeye yetkili olan tabipler; kişinin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için, doğru algılama, kavrama ve buna göre hareket etme konusundaki ruhsal yetenekleri, bellek yapısı, zihinsel işlevleri, fiziksel vaziyeti, zaman ve mekan oryantasyonları gibi bir dizi davranış özelliklerini saptayarak, kişi hakkında sağlık raporu düzenlenmeye yetkilidir. Tabip gerek görürse, ilgili uzmana sevk ederek uzman tarafından karar verilip raporun düzenlenmesini isteyebilir.
Belirtilen sebeplerle;
1. 65 yaşın üzerindeki herkesten bila istisna rapor istenmesinin doğru olmadığına,
2. Hukuki işlemle ilgili olarak işlemin yapıldığı anda kişinin işlem yapma ehliyeti veya akli melekelerinin yerinde olmadığından ciddi şüphe duyulması ve/veya bu yolda bir iddia ve şikayetin bulunması halinde rapor istenilmesine,
3. 1219 sayılı kanun uyarınca mesleğini icraya yetkili olan tabiplerin, akli meleke (hukuki işlem yapma ehliyeti) raporlarını düzenleme yetkilerinin kabulüne,
4. Bu tavsiye kararının ilgili mercilere bildirilmesi hususunun uygun olacağına, Şuramızca oybirliği ile karar verildi.”
SONUÇ OLARAK : Mevzuatımızda 65 yaşın üstündeki kişilerin mutlaka akıl sağlığı raporuyla hukuki işlem
yapabileceklerine ilişkin hiçbir hüküm mevcut değildir. Belirli bir hukuki
işlemi yapma yetisi (fiil ehliyeti) tamamen nispi yani göreceli bir kavram
olup, kişiye ve işlemin türüne göre, olay bazında tespiti gerekir. Yargıtay da
bu görüştedir. 65 yaşın üzerinde olup da noterde veya tapu sicil müdürlüğünde
işlem yaptıracak olan kişilerden mutlaka doktor raporu istenmesi gibi bir
uygulama hukuk dışıdır. Kişinin akıl sağlığı konusunda şüphe veya ihbar veya
şikayet var ise kişinin yaşı ne olursa olsun zaten doktor raporu istenecektir,
istenmelidir. Konunun yaşla bir ilgisi yoktur. Yine de özellikle vasiyetname
düzenleyerek mal varlığının bir bölümünü veya tamamını veya belirli bir malını
bir kuruma veya başka bir kişiye vasiyet etmek isteyen 60-65 yaş üstü kişilerin
(özellikle işlem tarihinde tanısı konmuş demans vb. akıl hastalıkları mevcut
ise) işlemden önce aynı gün tarihli akıl sağlığı raporu almaları büyük önem arz
etmektedir. Aksi takdirde ölümleri akabinde yasal mirasçılar, söz konusu
vasiyetnamenin iptalini dava ettiklerinde işlemin raporsuz yapılmış olması
davalı atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı için önemli bir handikap olabilecektir.
65 + bireylerden akli melekelerinin yerinde olduğuna dair rapor alınması gerçekten büyüklerimizi koruyan bir işlem mi ?